- YAYINLAR
- Sosyal Eşitsizlik ve Vergi Adaleti
Sosyal Eşitsizlik ve Vergi Adaleti
Ahmet Hilmi Boyraz: İlkeli ve dürüst bir hayat
“Her can ölümü tadacaktır” ayet-i kerimesi, biz insanlar için değişmeyen bir hakikati ifade etmektedir. Bu hakikati ilmen bildiğimiz gibi değerli bir dostumuzun vefatı üzerinden ayne’l-yakin olarak bir daha yaşadık. Ahmet Hilmi Boyraz kardeşimi Hakkın rahmetine uğurladık. Kendisi, derneğimizin kuruluşundan itibaren her türlü çalışmanın içinde bulunmuş, her meseleye koşturmuş, insanların dertleriyle ilgilenmiş vefakâr ve fedakâr bir kardeşimizdi. Pek çok hususiyeti vardı ve belki de bunlar içinde ön plana çıkan özelliği, doğru bildiğinden şaşmaması ve inandığını her zeminde savunmasıydı. Kınayıcının kınamasından korkmadan, kimseye eyvallah çekmeden Hak ve hakikati dile getirirdi. Geride güzel, pak ve onurlu bir iz bıraktı. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil diliyorum. Rabbim kendisini sıddıklar ve salihlerle birlikte haşretsin.
Ahmet Hilmi Boyraz kardeşim, her durumda hakkı, hukuku, adaleti dile getirirdi. Sağlam, net ve hakkaniyetli bir duruşu vardı. Bu net duruşun sergilenebileceği alanlardan biri de vergi adaleti olmalıdır, çünkü adalete en çok ihtiyaç duyduğumuz konuların başında vergi gelir.
Toplumsal düzeni ayakta tutan ilkelerden biri, “Adalet, mülkün temelidir” cümlesinde kendini ifade eder. Buradaki mülk, “gayrimenkul mal”dan ziyade “memleket” anlamına gelir. Gerçi her ikisi de aynı kökten gelmekte ve bu köken birliği, aralarındaki anlam ilişkisine de işaret etmektedir. Memleketin dirlik ve düzeninin ancak mülkün adaletle yönetilmesine bağlı olduğunu ifade etmektedir.
Klasik dönem siyaset düşüncesinin özetlendiği “adalet dairesi” de aynı meseleye vurgu yapar. Bir devletin ayakta kalması için askere, askerin varlığı için paraya, paranın tedariki için reayaya, reaya için adalete ihtiyaç vardır. Adalet olmadığında bu daire kırılır ve söz konusu unsurların hiçbiri elde edilemez veya varlığını sürdüremez.
İşte toplumsal dirlik ve düzenin durumunu, mülk veya daha özelde vergi konusundaki adalete bakarak tespit edebiliriz. Bu anlamda vergi adaleti, sadece kimin ne kadar vergi ödeyeceğiyle ilgili malî bir mesele değildir, bundan çok daha derin anlamlara sahiptir.
Bu nedenle bu sayımızda “toplumsal eşitsizlik ve vergi adaleti” konusunu ele almayı uygun gördük. Bir yandan vergi adaletinin ekonomik ve toplumsal boyutu ele alındı, diğer yandan Türkiye’deki vergileme sisteminin adaletle olan ilişkisi incelendi. Toplumsal düzeyde geçerli olan gelir eşitsizliğinde uygulanan vergi politikalarının rolü irdelendi.
Bu çerçevede dosyamıza katkı sunan Özalp Kılıç, Türkiye’deki vergi adaletini ele almaktadır. Kılıç, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomik adaletten önce sanayileşmeye ağırlık verdiğini, bu nedenle vergi yükünün çalışanlar üzerinde yoğunlaştığını ifade etmektedir. Sık sık yapılan vergi aflarının da vergi adaletini zedelediğini belirtmektedir.
Özgür Kızıltoprak ise vergileme politikasının gelir dağılımını nasıl etkilediğini sorgulamakta ve gelir dağılımında adaletin sağlanabilmesi için nasıl bir vergileme politikasının uygulanması gerektiğine değinmektedir. Vergi adaleti için öncelikle vergi tabanının genişletilmesinin önemine dikkat çeken Kızıltoprak, dolaylı vergiden ziyade dolaysız vergilerin ağırlık kazanması, gelir vergisinin çok dilimli olması, maksimum ve minimum oranlar arasındaki marjın yükseltilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. İsa Sağbaş ise meselenin düğümlendiği noktayı irdelemektedir. Gelir dağılımında adaletten bahsetmenin anlamlı olabilmesi için öncelikle gelirin elde edilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. Bu nedenle vergileme politikasının toplam geliri azaltıcı yönde olmamasına vurgu yapmaktadır. Sağbaş’a göre ekonomik büyüme yoksa bölüşülecek pasta ya hiç yoktur ya da çok küçüktür.
Pandeminin etkilerini hâlâ ciddiyetle hissettiğimiz bugünleri millet olarak atlatacağımıza inanıyor, bu konuda daha fazla hassasiyet gösterilmesini diliyorum.