- YAYINLAR
- Yapay Zeka ve Ahlak
Yapay Zeka ve Ahlak
İnsanın yapay zekayla imtihanı
İnsan, akıllı olmasıyla tanımlanır veya bu yönüyle diğer canlılardan ayrışır. Ancak teknolojinin bugün ulaştığı noktada insandan daha zeki varlıklar ortaya çıkmaya başladı. Gerçi bunlar doğal değil yapay, yani insan ürünü robotlar ya da yapay zeka diye adlandırılan bilgisayar programlarıdır. Yapay zeka, insan ürünü de olsa insandan daha zeki ve daha bilgili bir düzeye varmış durumda. Yapay zekaya sahip bilgisayar programı, dünyaca ünlü satranç ustası Kasparov’u yıllar önce satranç oyununda yenmişti. Elon Musk’a göre gelecek sene üretilecek yapay zeka, dünyanın en zeki insanından bile daha zeki olacak.
Yapay zekanın bu gelişimi, “evrendeki yegâne akıllı varlık” olma tekelini insanın elinden almaktadır. Bu durum, insanın varoluşsal veya ontolojik konumunu sorgulamaya itmektedir. Akıllı olması yönüyle diğer canlılardan ayrışan insan, yapay zeka karşısında bu ayrıcalığını koruyabilir mi? İnsan, akıllı olması itibariyle diğer varlıklara karşı üstünlüğe sahipse, yapay zekanın insandan daha akıllı olması, insan karşısında benzeri bir üstünlüğe yol açabilir mi? Daha ötesinde, yapay zekanın otonom hâle gelmesi, insan türünün varlığına yönelik bir tehdit oluşturabilir mi?
Sorunun diğer bir boyutu da ahlaki düzeydedir. İnsan, nihayetinde ahlaki bir varlıktır. Akıllı olmanın bir sonucu da toplumsal ilişkilerin belirli bir düzene konulması ki bunun formlarından biri ahlaktır. Ahlakı doğuran ise insanın doğal bir canlı olarak sevgi, nefret, acıma, yardım etme, empati kurma gibi duygulara sahip olmasıdır. Ahlak, kendine nasıl davranılmasını istiyorsan başkalarına öyle davranmayı ifade eder. Toplumsal düzen, böylesi bir ahlaki anlayışla sürdürülebilir. Dolayısıyla ahlaki tutum, sadece zeki olmayı değil, aynı zamanda hissetmeyi, doğal duygulara sahip olmayı gerektirir. Yapay zeka, insandan daha zeki olabilir ama o, insanınki gibi doğal duygulara sahip değil ve dolayısıyla, uzmanların da ifade ettiği gibi, ahlaki duyarlılığa doğal olarak sahip olamaz. Sadece birtakım ahlaki komutlar yüklenebilir, ancak yüklenmeyebilir de. İşte sorun, bu ikinci seçenekte yatmaktadır. İnsandan daha zeki olan yapay zeka ve insandan daha güçlü olan bir robot, ahlaki duyarlılığa doğal olarak sahip değilse ve üstelik ona ahlaki komutlar yüklenmediyse ve hatta bilakis gayri ahlaki komutlar yüklendiyse, nasıl bir sorunla karşı karşıya kalırız ve bu sorunla nasıl baş edebiliriz?
Sorunun bir başka boyutu da yapay zekanın ve robotların, devletler arasında rekabet aracı ve hatta savaş silahı olarak kullanılabilmesidir. Konunun ontolojik ve ahlaki boyutu, insan türü ile yapay zeka arasındadır, ancak araçsal boyutu, devletler arasındadır. Aslında bu boyut, insanlık için daha tehlikelidir. Çünkü diğer sorunlara bütün insanlar olarak ortak bir tedbir alma çabasına gireceğiz, ancak araçsal sorun, sadece geri kalmış ülkelerin sorunudur. Gelişmiş ülkeler yapay zeka ve robotlar üretip bu imkânı kendi milli çıkarları lehine ve bu teknolojiye sahip olmayan ülkelerin aleyhine kullanabilecektir. Bu tür bir rekabetin aracı kılınması, yapay zekanın olabilecek en kötü kullanım biçimini oluşturacaktır.
Bültenimizin bu sayısında bütün bu konuların hepsini olmasa da bir kısmını ele almaya çalıştık ve özellikle konunun ahlaki boyutu üzerinde durduk. Böylesine önemli bir konu hakkında genel bir fikir vermeye ve temel bir anlayış geliştirmeye gayret ettik. Bültenimizde yer alan uzman isimlerin açıklama ve yorumlarının bu noktada faydalı olacağını umuyorum.
Hüseyin Akça
İGİAD Yönetim Kurulu Başkanı