- YAYINLAR
- Kanaat Ekonomisi
Kanaat Ekonomisi
Yirminci yılımıza girerken
Modern dünyanın temel bir niteliği de tüketim kültürünün yaygınlaşmasıdır. Sanayi Devrimi sonrasında el emeği yerine makinenin geçmesi, üretim miktarını artırmış ve bu da doğal olarak tüketimin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Üretim ile tüketim arasındaki karşılıklı bağımlılık, üretimin artırılabilmesi için tüketimin çoğaltılmasını kaçınılmaz kılmıştır. Böylece tüketim ile ihtiyaç arasındaki bağ koparılarak üretim için tüketim, tüketim için üretim sarmalına girilmiştir.
Bu süreçte kaybedilen sadece amaç veya anlam olmamış, aynı zamanda doğa da büyük bir tüketim çılgınlığına kurban gitmiştir. Bugün vardığımız noktada bir an olsun durup düşünmek ve nereye gittiğimizi sorgulamak zorundayız. Bu amaçla duyarlı insanlar birtakım çareler aramakta, olumsuz gidişata dikkat çekmekte ve muhtemel çıkış yollarının ne olabileceğine dair kafa yormaktadır.
Bu isimlerden biri de değerli yazar, usta hikâyeci Mustafa Kutlu’dur. Kendileri bir süredir söz konusu olumsuz gidişata dikkat çekerek “kanaat ekonomisi”nin bir çıkış yolu olabileceğini önermektedir. Ahlak temelinde şekillenen kanaat ekonomisi, varlığa şükretmeyi, yokluğa ise sabretmeyi öngörüyor. Üretimin ihtiyaca göre yapılmasını, tüketimin ise kanaatle olmasını vurguluyor. Kanaat ekonomisi hakkındaki görüşlerini, kendileriyle yapılan röportajımızda bulabilirsiniz.
Fatma Songül Al, kanaat ekonomisinin ailede verilecek eğitim veya kültürle yerleşebileceğini belirterek buna yönelik dikkat çekici değerlendirmelerde bulunmaktadır. Doç. Dr. Veli Sırım ise tüketim kültürünün yozlaştırıcı egemenliğine karşı pratik çözümler sunmakta ve bu amaçla yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermektedir. “Gönüllü Sadelik” hareketinin çalışmalarına değinerek “Satın Almama Günleri” ile “TV Kapatma Haftası” gibi pratik etkinliklerin önemini vurgulamaktadır.
Kanaat ekonomisi, bir yönüyle çevreye karşı sorumlulukları da içermektedir. Geçen senenin son ve önemli etkinliklerinden biri de “Yeşil Ekonomi ve Çevre Ahlakı” başlığıyla düzenlenen 2022 Türkiye İş Ahlakı Zirvesi’ydi. Bu zirvede doğanın her geçen gün daha fazla tahrip edilmesine karşı doğayı dikkate alan bir ekonomi anlayışının geliştirilmesi gerektiği ve bunun da ancak çevre ahlakı üzerinden temellendirilebileceği vurgulandı.
İGİAD’ın 2003 yılındaki kuruluşunun üzerinden 20. yıl geçmiş bulunmaktadır. Bu süre zarfında pek çok hizmette bulunmuş, iş dünyasına İnsani Geçim Ücreti gibi yenilikler getirmiş, girişimciliğin ahlak ile beraber yürümesi gerektiğini vurgulayarak bir farkındalık oluşturmuştur. Yayınladığı süreli ve süresiz yayınlarla kökü mazide olan değerlerimizi iş hayatıyla bütünleştirmeye ve buradan aldığı güç ve enerjiyle istikbali planlamaya girişmiştir. Kısıtlı imkânlarla ve az sayıda insanla çıkılan bu yolda, hamdolsun, bugün çok daha iyi noktalara geldik. Bu yirmi yılda başkanlarımız, üyelerimiz, çalışanlarımız ve gönüllülerimizin özverili gayretleriyle önemli hizmetler yapılmış ve bundan sonra da nice hizmetlere inşallah imza atılacaktır. Bu vesileyle 2023 yılının hayırlar getirmesini temenni ediyorum.