05 Haziran 2013
[:tr]Taksim meydanının yayalaştırılması projesi kapsamında, gezi parkında birkaç ağacın sökülerek taşınması sırasında, yeşil alana müdahaleyi protesto etmek amacıyla bazı vatandaşlarımızın oturma eylemleriyle başlayan olayların geldiği noktayı İGİAD olarak kaygı ile izlemekteyiz.
Başlangıçta çevreye duyarlı bazı vatandaşlarımızın yasal olmayan ancak şiddet de içermeyen tepkilerine polisin orantısız güç ve biber gazı kullanarak müdahalesi olayların büyümesine neden olmuştur.
Esasen yapılan işlem, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde iktidar ve muhalefetin oybirliği ile kabul edilen projenin uygulanmaya başlaması olmasına rağmen, büyüyen protestoları fırsat gören bazı karanlık güçlerin devreye girmesiyle, demokratik tepkiler hedefinden saptırılmış, kaos ortamı oluşturmaya yönelik şiddet eylemlerine dönüşmüştür.
Ağaç kesilmesini istemeyen insanların asla yapmayacağı, işyerlerinin vitrinlerini parçalamaktan sokak lambalarını kırmaya, polis araçlarını devirmekten ambulansları taşlamaya, iş makinelerini yakmaktan polisin üzerine kaldırım taşları atmaya kadar varan şiddet eylemleri, organize güçler tarafından pek çok ilimizde sahnelenmeye çalışılmıştır. Bazı illerde, iktidar partisinin il ve ilçe merkezleri ateşe verilmiş, banka ve dershanelere saldırılmış, Ankara ve İstanbul’da Başbakanlık binalarını işgale yönelik saldırılar olmuştur. Hatay’da yapılan gösterilerde de ne yazık ki atılan taşlardan bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Türkiye’nin kalkınması, insanlarımızın refah seviyesinin yükselmesi için iktisadi girişimlerde ahlaki ilkelerin önemini her vesile ile dile getiren İGİAD olarak, ekonomik kalkınmanın siyasi istikrar, güven ve huzur ortamı ile mümkün olduğunun bilincindeyiz. Ülkemizde huzur ve güven ortamının sağlanması için, çözüm süreci ile otuz yıllık terör belasından kurtulmak adına hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde cesur adımlar atan siyasi iktidarın, demokratik talepler karşısında duyarsız kalması, meselelere demokratik çözümler yerine otoriter yaklaşımlar sergilemesi mümkün değildir. Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün mesajları ile 4 Haziran salı günü Başbakan vekili Sayın Bülent Arınç’ın hükümet adına değerlendirmeleri ve özellikle orantısız güç kullanımına maruz kalan vatandaşlarımızdan özür dileyerek, terörize olmuş marjinal gruplarla demokratik tepkilerini göstermeye çalışan vatandaşları ayırt eden açıklamaları soruna demokratik çözüm bulunacağının işaretleri olarak algılanmıştır.
Bu bağlamda İGİAD olarak, halkın demokratik tepkilerine orantısız güç kullanarak karşılık veren polis devleti görüntülerini kabul etmediğimiz gibi, ağaç kesme bahanesi ile halkın tabii tepkilerinden, sosyal medya aracılığıyla yalan ve asparagas haberler yayarak darbe devşirmeye yönelik şiddete, yakmaya, kırmaya dayalı saldırıları asla tasvip etmediğimizi ve sorumlular hakkında yasal işlemin yapılmasını, olayların yatıştırılarak sona erdirilmesi için herkesin sağduyu ve aklı selim ile hareket ederek tahriklerden kaçınmasını, yapılacak açıklamalarda sabır, tahammül ve nezakete dayalı bir dil ve üslup kullanılması toplumsal uzlaşmanın asgari şartı olduğunu düşündüğümüzü kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla arz ederiz.
[:en]Taksim meydanının yayalaştırılması projesi kapsamında, gezi parkında birkaç ağacın sökülerek taşınması sırasında, yeşil alana müdahaleyi protesto etmek amacıyla bazı vatandaşlarımızın oturma eylemleriyle başlayan olayların geldiği noktayı İGİAD olarak kaygı ile izlemekteyiz. Başlangıçta çevreye duyarlı bazı vatandaşlarımızın yasal olmayan ancak şiddet de içermeyen tepkilerine polisin orantısız güç ve biber gazı kullanarak müdahalesi olayların büyümesine neden olmuştur. Esasen yapılan işlem, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde iktidar ve muhalefetin oybirliği ile kabul edilen projenin uygulanmaya başlaması olmasına rağmen, büyüyen protestoları fırsat gören bazı karanlık güçlerin devreye girmesiyle, demokratik tepkiler hedefinden saptırılmış, kaos ortamı oluşturmaya yönelik şiddet eylemlerine dönüşmüştür. Ağaç kesilmesini istemeyen insanların asla yapmayacağı, işyerlerinin vitrinlerini parçalamaktan sokak lambalarını kırmaya, polis araçlarını devirmekten ambulansları taşlamaya, iş makinelerini yakmaktan polisin üzerine kaldırım taşları atmaya kadar varan şiddet eylemleri, organize güçler tarafından pek çok ilimizde sahnelenmeye çalışılmıştır. Bazı illerde, iktidar partisinin il ve ilçe merkezleri ateşe verilmiş, banka ve dershanelere saldırılmış, Ankara ve İstanbul’da Başbakanlık binalarını işgale yönelik saldırılar olmuştur. Hatay’da yapılan gösterilerde de ne yazık ki atılan taşlardan bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Türkiye’nin kalkınması, insanlarımızın refah seviyesinin yükselmesi için iktisadi girişimlerde ahlaki ilkelerin önemini her vesile ile dile getiren İGİAD olarak, ekonomik kalkınmanın siyasi istikrar, güven ve huzur ortamı ile mümkün olduğunun bilincindeyiz. Ülkemizde huzur ve güven ortamının sağlanması için, çözüm süreci ile otuz yıllık terör belasından kurtulmak adına hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde cesur adımlar atan siyasi iktidarın, demokratik talepler karşısında duyarsız kalması, meselelere demokratik çözümler yerine otoriter yaklaşımlar sergilemesi mümkün değildir. Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün mesajları ile 4 Haziran salı günü Başbakan vekili Sayın Bülent Arınç’ın hükümet adına değerlendirmeleri ve özellikle orantısız güç kullanımına maruz kalan vatandaşlarımızdan özür dileyerek, terörize olmuş marjinal gruplarla demokratik tepkilerini göstermeye çalışan vatandaşları ayırt eden açıklamaları soruna demokratik çözüm bulunacağının işaretleri olarak algılanmıştır. Bu bağlamda İGİAD olarak, halkın demokratik tepkilerine orantısız güç kullanarak karşılık veren polis devleti görüntülerini kabul etmediğimiz gibi, ağaç kesme bahanesi ile halkın tabii tepkilerinden, sosyal medya aracılığıyla yalan ve asparagas haberler yayarak darbe devşirmeye yönelik şiddete, yakmaya, kırmaya dayalı saldırıları asla tasvip etmediğimizi ve sorumlular hakkında yasal işlemin yapılmasını, olayların yatıştırılarak sona erdirilmesi için herkesin sağduyu ve aklı selim ile hareket ederek tahriklerden kaçınmasını, yapılacak açıklamalarda sabır, tahammül ve nezakete dayalı bir dil ve üslup kullanılması toplumsal uzlaşmanın asgari şartı olduğunu düşündüğümüzü kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla arz ederiz.[:]
Başlangıçta çevreye duyarlı bazı vatandaşlarımızın yasal olmayan ancak şiddet de içermeyen tepkilerine polisin orantısız güç ve biber gazı kullanarak müdahalesi olayların büyümesine neden olmuştur.
Esasen yapılan işlem, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde iktidar ve muhalefetin oybirliği ile kabul edilen projenin uygulanmaya başlaması olmasına rağmen, büyüyen protestoları fırsat gören bazı karanlık güçlerin devreye girmesiyle, demokratik tepkiler hedefinden saptırılmış, kaos ortamı oluşturmaya yönelik şiddet eylemlerine dönüşmüştür.
Ağaç kesilmesini istemeyen insanların asla yapmayacağı, işyerlerinin vitrinlerini parçalamaktan sokak lambalarını kırmaya, polis araçlarını devirmekten ambulansları taşlamaya, iş makinelerini yakmaktan polisin üzerine kaldırım taşları atmaya kadar varan şiddet eylemleri, organize güçler tarafından pek çok ilimizde sahnelenmeye çalışılmıştır. Bazı illerde, iktidar partisinin il ve ilçe merkezleri ateşe verilmiş, banka ve dershanelere saldırılmış, Ankara ve İstanbul’da Başbakanlık binalarını işgale yönelik saldırılar olmuştur. Hatay’da yapılan gösterilerde de ne yazık ki atılan taşlardan bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Türkiye’nin kalkınması, insanlarımızın refah seviyesinin yükselmesi için iktisadi girişimlerde ahlaki ilkelerin önemini her vesile ile dile getiren İGİAD olarak, ekonomik kalkınmanın siyasi istikrar, güven ve huzur ortamı ile mümkün olduğunun bilincindeyiz. Ülkemizde huzur ve güven ortamının sağlanması için, çözüm süreci ile otuz yıllık terör belasından kurtulmak adına hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde cesur adımlar atan siyasi iktidarın, demokratik talepler karşısında duyarsız kalması, meselelere demokratik çözümler yerine otoriter yaklaşımlar sergilemesi mümkün değildir. Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün mesajları ile 4 Haziran salı günü Başbakan vekili Sayın Bülent Arınç’ın hükümet adına değerlendirmeleri ve özellikle orantısız güç kullanımına maruz kalan vatandaşlarımızdan özür dileyerek, terörize olmuş marjinal gruplarla demokratik tepkilerini göstermeye çalışan vatandaşları ayırt eden açıklamaları soruna demokratik çözüm bulunacağının işaretleri olarak algılanmıştır.
Bu bağlamda İGİAD olarak, halkın demokratik tepkilerine orantısız güç kullanarak karşılık veren polis devleti görüntülerini kabul etmediğimiz gibi, ağaç kesme bahanesi ile halkın tabii tepkilerinden, sosyal medya aracılığıyla yalan ve asparagas haberler yayarak darbe devşirmeye yönelik şiddete, yakmaya, kırmaya dayalı saldırıları asla tasvip etmediğimizi ve sorumlular hakkında yasal işlemin yapılmasını, olayların yatıştırılarak sona erdirilmesi için herkesin sağduyu ve aklı selim ile hareket ederek tahriklerden kaçınmasını, yapılacak açıklamalarda sabır, tahammül ve nezakete dayalı bir dil ve üslup kullanılması toplumsal uzlaşmanın asgari şartı olduğunu düşündüğümüzü kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla arz ederiz.
[:en]Taksim meydanının yayalaştırılması projesi kapsamında, gezi parkında birkaç ağacın sökülerek taşınması sırasında, yeşil alana müdahaleyi protesto etmek amacıyla bazı vatandaşlarımızın oturma eylemleriyle başlayan olayların geldiği noktayı İGİAD olarak kaygı ile izlemekteyiz. Başlangıçta çevreye duyarlı bazı vatandaşlarımızın yasal olmayan ancak şiddet de içermeyen tepkilerine polisin orantısız güç ve biber gazı kullanarak müdahalesi olayların büyümesine neden olmuştur. Esasen yapılan işlem, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde iktidar ve muhalefetin oybirliği ile kabul edilen projenin uygulanmaya başlaması olmasına rağmen, büyüyen protestoları fırsat gören bazı karanlık güçlerin devreye girmesiyle, demokratik tepkiler hedefinden saptırılmış, kaos ortamı oluşturmaya yönelik şiddet eylemlerine dönüşmüştür. Ağaç kesilmesini istemeyen insanların asla yapmayacağı, işyerlerinin vitrinlerini parçalamaktan sokak lambalarını kırmaya, polis araçlarını devirmekten ambulansları taşlamaya, iş makinelerini yakmaktan polisin üzerine kaldırım taşları atmaya kadar varan şiddet eylemleri, organize güçler tarafından pek çok ilimizde sahnelenmeye çalışılmıştır. Bazı illerde, iktidar partisinin il ve ilçe merkezleri ateşe verilmiş, banka ve dershanelere saldırılmış, Ankara ve İstanbul’da Başbakanlık binalarını işgale yönelik saldırılar olmuştur. Hatay’da yapılan gösterilerde de ne yazık ki atılan taşlardan bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Türkiye’nin kalkınması, insanlarımızın refah seviyesinin yükselmesi için iktisadi girişimlerde ahlaki ilkelerin önemini her vesile ile dile getiren İGİAD olarak, ekonomik kalkınmanın siyasi istikrar, güven ve huzur ortamı ile mümkün olduğunun bilincindeyiz. Ülkemizde huzur ve güven ortamının sağlanması için, çözüm süreci ile otuz yıllık terör belasından kurtulmak adına hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde cesur adımlar atan siyasi iktidarın, demokratik talepler karşısında duyarsız kalması, meselelere demokratik çözümler yerine otoriter yaklaşımlar sergilemesi mümkün değildir. Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün mesajları ile 4 Haziran salı günü Başbakan vekili Sayın Bülent Arınç’ın hükümet adına değerlendirmeleri ve özellikle orantısız güç kullanımına maruz kalan vatandaşlarımızdan özür dileyerek, terörize olmuş marjinal gruplarla demokratik tepkilerini göstermeye çalışan vatandaşları ayırt eden açıklamaları soruna demokratik çözüm bulunacağının işaretleri olarak algılanmıştır. Bu bağlamda İGİAD olarak, halkın demokratik tepkilerine orantısız güç kullanarak karşılık veren polis devleti görüntülerini kabul etmediğimiz gibi, ağaç kesme bahanesi ile halkın tabii tepkilerinden, sosyal medya aracılığıyla yalan ve asparagas haberler yayarak darbe devşirmeye yönelik şiddete, yakmaya, kırmaya dayalı saldırıları asla tasvip etmediğimizi ve sorumlular hakkında yasal işlemin yapılmasını, olayların yatıştırılarak sona erdirilmesi için herkesin sağduyu ve aklı selim ile hareket ederek tahriklerden kaçınmasını, yapılacak açıklamalarda sabır, tahammül ve nezakete dayalı bir dil ve üslup kullanılması toplumsal uzlaşmanın asgari şartı olduğunu düşündüğümüzü kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla arz ederiz.[:]