06 Şubat 2008
İGİAD tarafından düzenlenen ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ın konuşmacı olarak katıldığı Türkiye Ekonomisi 2007 Değerlendirmesi ve 2008 Beklentileri konulu konferans Feshane Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kalabalık bir davetli topluluğunun hazır bulunduğu konferansta Türkiye Ekonomisi masaya yatırıldı.
Konferansta bir sunum yapan Murat Yalçıntaş, iş ahlakı ve girişimcilik gibi iki önemli alanda çalışmalarını yürüten İGİAD’ı faaliyetlerinden ötürü kutlayarak sözlerine başladı. Yalçıntaş, İGİAD’ın bir iş adamının en önemli iki özelliği olan girişimcilik ve ahlak konularını dernek faaliyetlerinin ana konusu olarak belirleyen ve yaptığı faaliyetleri bu merkez etrafında inşa eden bir dernek olarak İGİAD’ı başarılı bulduğunu belirterek konuşmasını sürdürdü.
Türkiye Ekonomisi 2007 Değerlendirmesi ve 2008 Beklentileri konulu bir sunum gerçekleştiren Yalçıntaş, sunumunda önce 2007 yılını değerlendirdi ve 2007 yılındaki gelişmeleri şu cümlelerle özetledi: 2007 yılı ekonomik anlamda iş alemi olarak ancak elimizdekileri tutabildiğimiz bir yıl oldu. Ama demokratik anlamda da Türkiye’de demokrasi kültürünün yerleştiği bir yıl oldu. Yalçıntaş 2002-2006 arası Türkiye’nin sağlanan siyasi istikrarla birlikte ve aynı zamanda büyüyen dünya ekonomisinin ve finansmanın da etkisiyle ortalama olarak %7 oranında büyüdüğünü, büyüme hızı açısından Çin’in ardından Türkiye’nin 2. sırada geldiğini, GSMH’nın ikiye katlandığını fakat 2007’de böyle bir büyüme gerçekleşmediği için bazı sıkıntıların doğduğunu ileri sürdü. Yalçıntaş konuşmasında, 2007’de Türkiye’de ve dünyada önemli gelişmeler olduğunu, seçim süreçlerinin yaşandığını ve sıkıntılı geçen bu süreçlerin iş alemini olumsuz etkilediğini, siyasi gerilimin ekonomiyi vurduğunu, Türkiye’deki her siyasi problemin, gerginliğin iş alemine doğrudan yansıdığını ve ekonomiyi sıkıntıya düşürdüğünü belirtti. Ayrıca 2007’de yaşanan kuraklığın başta tarım sektörü olmak üzere ekonomiyi de olumsuz etkilediğini, bu etkilerin 2008’de de sürebileceğini vurguladı. Dünya ekonomisindeki yavaşlamaya da temas eden Yalçıntaş, özetle 2007’nin Türkiye’nin ilerlemesini sürdüremediği bir yıl olarak geçtiğini söyledi. Bazı yasal düzenlemeler konusunda bürokrasinin iyi çalıştığını belirten Yalçıntaş, 2007’de Türk Ticaret kanunu, Borçlar Kanunu, İcra İflas kanunu ile ilgili sorunların büyük oranda çözüldüğünü belirtti.
2008 Ekonomik beklentileri hakkında da görüşlerini dinleyicilerle paylaşan Yalçıntaş, 2008’in herkesin dikkatli olması gereken bir yıl olduğunu söyledi. DPT’nin 2008 için açıkladığı %5,5 büyüme öngörüsüne hatırlatan Yalçıntaş bu rakama İTO olarak biraz dikkatli yaklaştıklarını söyledi. Bu rakamı yakalayabilmek için bazı önemli kriterlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi: Bunlardan birincisi bizim elimizde olmayan bir şey. Dünya tüketiminin 1/3’ünün gerçekleştiği ABD’de ekonominin yavaşlaması. ABD’deki her türlü ekonomik dalgalanma tüm dünyayı doğrudan doğruya etkilemektedir. Morgage krizinin başlamasıyla birlikte bir çok finans kurumunu zarar etmeye başladı. Ardından dünyadaki bir çok finans kurumu zarar etmeye başladı. Bir çok banka zarar açıkladı. Ve biz şu anda biliyoruz ki 2008 yılında dünya ekonomisi yavaşlayacak. şeklinde sözlerini sürdüren Yalçıntaş Türkiye’nin bu yavaşlamadan etkileneceğini ileri sürdü. İç piyasada durumun daha da sıkıntılı olduğunu söyleyen Yalçıntaş Türkiye’nin ürettiğinden daha fazla tüketen bir toplum olduğunu, dolayısıyla yurt dışından gelen finansa hem büyümek için hem de ekonomiyi çevirebilmek için ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Yalçıntaş, 2008’de dünya ekonomisinin yavaşlaması ve büyük finans kurumlarının zarar etmeleri gerçeğinden hareketle yapılacak yatırımların da olumsuz etkileneceğini, büyümenin ve pazar hareketlerinin yavaşlayacağını ileri sürdü. Yalçıntaş, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele ederken piyasadaki para miktarını faiz dolayısıyla kontrol ettiğini, dünyadaki para miktarının azalması nedeniyle MB bankasının faiz politikasının süreceğini, YTL’nin olması gerektiğinden daha fazla değer kazanmasından ötürü ihracat ve ithalatın da olumsuz etkileneceğini, 2008’de bu durumun devam edecek olması nedeniyle 2008’in zor bir sene olacağını vurguladı. İş aleminin bu gelişmeleri çok iyi bilmesi ve adımlarını buna göre atması gerektiğini belirten Yalçıntaş, 2008’in kesinlikle bir kriz yılı olmayacağının da altını çizdi: Kriz olacağını söylemiyorum. Ama piyasaların açılmayacağını hepimizin bilmesi lazım.
Türkiye’nin büyümesinde özel sektörün etkisinin büyük olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, çalışan ve üreten insanların Türkiye’yi büyüttüğünü, KOBİlerin işlerini büyütemediği takdirde Türkiye’nin büyüyemeyeceğinin altını çizdi. Örnek olarak 2006’da özel sektörde yapılan yatırımların %17,4 arttığını, 2007’de ise bu rakamın %4 olarak gerçekleştiğini, 2007’deki duraklamanın rakamlarla da rahatlıkla görülebileceğini, 2007’de konut ve sağlıkta artış, imalatta ise düşüş olduğunu belirtti. Yalçıntaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: KOBİler yürüyemezse ekonomi yürüyemez. KOBİlerin desteklenmesi gerekir. Türkiye’nin kurtuluşu KOBİlerin, ufak sermayedarların, esnafın ayakta kalmasına bağlıdır. Eğer bu kesim ayakta kalamazsa, bu kesim büyüyemezse Türkiye ayakta kalamaz.
Yalçıntaş konuşmasında 2008 için iş dünyasının hükümetten beklentilerini de ortaya koydu. Bu beklentileri şu şekilde özetlemek mümkün:
1- Türkiye’de ciddi anlamda yüksek olan reel faizlerin düşürülmesi gerekmektedir.
2- Sanayideki maliyetlerin düşürülmesinin elzemdir. Maliyetler düşürülmediği takdirde yurt dışından gelen firmalarla rekabet edilemeyecektir. Bu anlamda karlı çalışmanın mümkün kılınması gerekmektedir. İşçilikteki vergi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle kayıt-dışının devam etmektedir. İstihdamın üzerindeki vergilerin düşmesi ile işveren ve işgören açısından olumlu sonuçlar doğacaktır. Bu konuda Ankara’daki direncin kırılması gerekmektedir.
3- Ülkemizdeki enerji fiyatları yüksektir. Türkiye kendi enerjisini üretemediği için enerji fakiri bir durumdadır. Cari açığın en büyük nedenlerinden birisi enerji açığıdır. Türkiye büyüyen bir ülke olduğu için enerjiye ihtiyacı vardır. Türkiye enerji üretmek durumundadır ve bunun imkanlarına sahiptir. Türkiye’nin nükleer enerjiye geçmesiyle enerji sorunun çözümünde önemli bir adım atabilecektir. Türkiye’de enerjinin pahalı olmasının sebebi kendi enerjimizin olmaması ve hem üretim hem de dağıtım altyapısının yetersiz olmasıdır. Devlet enerjiye yatırım yapmamıştır. Enerjinin özelleştirilmesi atılacak en önemli adımlardandır.
4- Ayrıca kamu sektörünün azami bir disipline sahip olması, bürokrasi hantallığına son verilmesi, devletin reformlarla kendini küçültmesi ve israf etmemesi gerekmektedir.
5- Türkiye’nin bölgesel veya yerel anlamda sektörel stratejilere önem vermesi önemlidir.
6- Türkiye’deki mikro işletmelerin, KOBİlerin birleştirilmesi gerekir.
7- Anadolu’daki kalkınmaya önem verilmelidir. İstanbul’daki yoğunluğun
8- Anadolu’ya yayılması ve kalkınma stratejisinin buna göre geliştirilmesi önemlidir.
9- KOBİlere kolay finansman kaynaklarının sağlanması gerekir.
İGİAD Ekonomi Değerlendirme Konferansı, Yönetim Kurulu Başkanı
Konferansta bir sunum yapan Murat Yalçıntaş, iş ahlakı ve girişimcilik gibi iki önemli alanda çalışmalarını yürüten İGİAD’ı faaliyetlerinden ötürü kutlayarak sözlerine başladı. Yalçıntaş, İGİAD’ın bir iş adamının en önemli iki özelliği olan girişimcilik ve ahlak konularını dernek faaliyetlerinin ana konusu olarak belirleyen ve yaptığı faaliyetleri bu merkez etrafında inşa eden bir dernek olarak İGİAD’ı başarılı bulduğunu belirterek konuşmasını sürdürdü.
Türkiye Ekonomisi 2007 Değerlendirmesi ve 2008 Beklentileri konulu bir sunum gerçekleştiren Yalçıntaş, sunumunda önce 2007 yılını değerlendirdi ve 2007 yılındaki gelişmeleri şu cümlelerle özetledi: 2007 yılı ekonomik anlamda iş alemi olarak ancak elimizdekileri tutabildiğimiz bir yıl oldu. Ama demokratik anlamda da Türkiye’de demokrasi kültürünün yerleştiği bir yıl oldu. Yalçıntaş 2002-2006 arası Türkiye’nin sağlanan siyasi istikrarla birlikte ve aynı zamanda büyüyen dünya ekonomisinin ve finansmanın da etkisiyle ortalama olarak %7 oranında büyüdüğünü, büyüme hızı açısından Çin’in ardından Türkiye’nin 2. sırada geldiğini, GSMH’nın ikiye katlandığını fakat 2007’de böyle bir büyüme gerçekleşmediği için bazı sıkıntıların doğduğunu ileri sürdü. Yalçıntaş konuşmasında, 2007’de Türkiye’de ve dünyada önemli gelişmeler olduğunu, seçim süreçlerinin yaşandığını ve sıkıntılı geçen bu süreçlerin iş alemini olumsuz etkilediğini, siyasi gerilimin ekonomiyi vurduğunu, Türkiye’deki her siyasi problemin, gerginliğin iş alemine doğrudan yansıdığını ve ekonomiyi sıkıntıya düşürdüğünü belirtti. Ayrıca 2007’de yaşanan kuraklığın başta tarım sektörü olmak üzere ekonomiyi de olumsuz etkilediğini, bu etkilerin 2008’de de sürebileceğini vurguladı. Dünya ekonomisindeki yavaşlamaya da temas eden Yalçıntaş, özetle 2007’nin Türkiye’nin ilerlemesini sürdüremediği bir yıl olarak geçtiğini söyledi. Bazı yasal düzenlemeler konusunda bürokrasinin iyi çalıştığını belirten Yalçıntaş, 2007’de Türk Ticaret kanunu, Borçlar Kanunu, İcra İflas kanunu ile ilgili sorunların büyük oranda çözüldüğünü belirtti.
2008 Ekonomik beklentileri hakkında da görüşlerini dinleyicilerle paylaşan Yalçıntaş, 2008’in herkesin dikkatli olması gereken bir yıl olduğunu söyledi. DPT’nin 2008 için açıkladığı %5,5 büyüme öngörüsüne hatırlatan Yalçıntaş bu rakama İTO olarak biraz dikkatli yaklaştıklarını söyledi. Bu rakamı yakalayabilmek için bazı önemli kriterlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi: Bunlardan birincisi bizim elimizde olmayan bir şey. Dünya tüketiminin 1/3’ünün gerçekleştiği ABD’de ekonominin yavaşlaması. ABD’deki her türlü ekonomik dalgalanma tüm dünyayı doğrudan doğruya etkilemektedir. Morgage krizinin başlamasıyla birlikte bir çok finans kurumunu zarar etmeye başladı. Ardından dünyadaki bir çok finans kurumu zarar etmeye başladı. Bir çok banka zarar açıkladı. Ve biz şu anda biliyoruz ki 2008 yılında dünya ekonomisi yavaşlayacak. şeklinde sözlerini sürdüren Yalçıntaş Türkiye’nin bu yavaşlamadan etkileneceğini ileri sürdü. İç piyasada durumun daha da sıkıntılı olduğunu söyleyen Yalçıntaş Türkiye’nin ürettiğinden daha fazla tüketen bir toplum olduğunu, dolayısıyla yurt dışından gelen finansa hem büyümek için hem de ekonomiyi çevirebilmek için ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Yalçıntaş, 2008’de dünya ekonomisinin yavaşlaması ve büyük finans kurumlarının zarar etmeleri gerçeğinden hareketle yapılacak yatırımların da olumsuz etkileneceğini, büyümenin ve pazar hareketlerinin yavaşlayacağını ileri sürdü. Yalçıntaş, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele ederken piyasadaki para miktarını faiz dolayısıyla kontrol ettiğini, dünyadaki para miktarının azalması nedeniyle MB bankasının faiz politikasının süreceğini, YTL’nin olması gerektiğinden daha fazla değer kazanmasından ötürü ihracat ve ithalatın da olumsuz etkileneceğini, 2008’de bu durumun devam edecek olması nedeniyle 2008’in zor bir sene olacağını vurguladı. İş aleminin bu gelişmeleri çok iyi bilmesi ve adımlarını buna göre atması gerektiğini belirten Yalçıntaş, 2008’in kesinlikle bir kriz yılı olmayacağının da altını çizdi: Kriz olacağını söylemiyorum. Ama piyasaların açılmayacağını hepimizin bilmesi lazım.
Türkiye’nin büyümesinde özel sektörün etkisinin büyük olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, çalışan ve üreten insanların Türkiye’yi büyüttüğünü, KOBİlerin işlerini büyütemediği takdirde Türkiye’nin büyüyemeyeceğinin altını çizdi. Örnek olarak 2006’da özel sektörde yapılan yatırımların %17,4 arttığını, 2007’de ise bu rakamın %4 olarak gerçekleştiğini, 2007’deki duraklamanın rakamlarla da rahatlıkla görülebileceğini, 2007’de konut ve sağlıkta artış, imalatta ise düşüş olduğunu belirtti. Yalçıntaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: KOBİler yürüyemezse ekonomi yürüyemez. KOBİlerin desteklenmesi gerekir. Türkiye’nin kurtuluşu KOBİlerin, ufak sermayedarların, esnafın ayakta kalmasına bağlıdır. Eğer bu kesim ayakta kalamazsa, bu kesim büyüyemezse Türkiye ayakta kalamaz.
Yalçıntaş konuşmasında 2008 için iş dünyasının hükümetten beklentilerini de ortaya koydu. Bu beklentileri şu şekilde özetlemek mümkün:
1- Türkiye’de ciddi anlamda yüksek olan reel faizlerin düşürülmesi gerekmektedir.
2- Sanayideki maliyetlerin düşürülmesinin elzemdir. Maliyetler düşürülmediği takdirde yurt dışından gelen firmalarla rekabet edilemeyecektir. Bu anlamda karlı çalışmanın mümkün kılınması gerekmektedir. İşçilikteki vergi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle kayıt-dışının devam etmektedir. İstihdamın üzerindeki vergilerin düşmesi ile işveren ve işgören açısından olumlu sonuçlar doğacaktır. Bu konuda Ankara’daki direncin kırılması gerekmektedir.
3- Ülkemizdeki enerji fiyatları yüksektir. Türkiye kendi enerjisini üretemediği için enerji fakiri bir durumdadır. Cari açığın en büyük nedenlerinden birisi enerji açığıdır. Türkiye büyüyen bir ülke olduğu için enerjiye ihtiyacı vardır. Türkiye enerji üretmek durumundadır ve bunun imkanlarına sahiptir. Türkiye’nin nükleer enerjiye geçmesiyle enerji sorunun çözümünde önemli bir adım atabilecektir. Türkiye’de enerjinin pahalı olmasının sebebi kendi enerjimizin olmaması ve hem üretim hem de dağıtım altyapısının yetersiz olmasıdır. Devlet enerjiye yatırım yapmamıştır. Enerjinin özelleştirilmesi atılacak en önemli adımlardandır.
4- Ayrıca kamu sektörünün azami bir disipline sahip olması, bürokrasi hantallığına son verilmesi, devletin reformlarla kendini küçültmesi ve israf etmemesi gerekmektedir.
5- Türkiye’nin bölgesel veya yerel anlamda sektörel stratejilere önem vermesi önemlidir.
6- Türkiye’deki mikro işletmelerin, KOBİlerin birleştirilmesi gerekir.
7- Anadolu’daki kalkınmaya önem verilmelidir. İstanbul’daki yoğunluğun
8- Anadolu’ya yayılması ve kalkınma stratejisinin buna göre geliştirilmesi önemlidir.
9- KOBİlere kolay finansman kaynaklarının sağlanması gerekir.
İGİAD Ekonomi Değerlendirme Konferansı, Yönetim Kurulu Başkanı