- YAYINLAR
- İş Ahlâkı ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramları Uluslararası Akademik Gündeme Taşındı
İş Ahlâkı ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kavramları Uluslararası Akademik Gündeme Taşındı

Son dönemlerde, çeşitli kesimler tarafından küresel finans sistemi ve şirketler dünyası, operasyonlarında gayri ahlâkî davranmakla itham edilmektedir ve ahlâk eksikliği, küresel finans ve kurum krizlerinin ana sebeplerinden birisi olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla finansal kriz ve kurumsal başarısızlıklar, dikkatimizi iş ahlâkın önemine çekmektedir.
Değişen ekonomik ve finansal yapı, büyümeye paralel olarak oldukça ciddi yapısal ve kroniksorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu sebeple hem küresel bağlamda hem de çeşitli ülke çerçevelerinde, bölgesel olarak devam edegelen ekonomik ve finansal krizler ile karşılaşmaktayız.
Finansal krizler ortaya çıktığında birçok çevre, kapitalizmin egoist üretim ve tüketim ilişkilerininve etik olmayan çalışma mekanizmasının bu sonucu doğurduğunu ileri sürmüşler ve bu bağlamda ahlâkî bir finansal düzene de çağrı yapmışlardır.
Her bir şirket ahlâkî bir ortam ve sonuçlar bağlamında, ana iştigal konusuyla ilgili faaliyetgösterirken, çalıştığı ortamın ve çevrenin bir parçası olarak toplumsal faydaya, kendi ekonomik ve hukukî zorunluluklarının dışında bir katkıda bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda, sadece kârın maksimizasyonu değil, ekonomik beklentiler ile sosyal sorumluluk arasındabir optimizasyon olması, toplumsal barış ve ahlâkî bir iş için kaçınılmazdır. Bu ise, kendisini
ekonomik ve hukuksal anlamda yapması gerekenler ile sınırlamadan, pro-aktif bir anlayış ile toplumun bir parçası olup, toplumun hakkını topluma iade etmeyi amaçlayan bir iş ahlâkını gerektirir.
İş ahlâkı sözünün devamlı tekrar edilmesine karşın, buna ne kadar referans verilse de, dünyanın çoğu yerinde iş performansı bir o kadar kötüye gitmektedir. Bu, ortaya çıkan kurumsal başarısızlıklarda, çevre kirliliği, yolsuzluklar vb. skandallarda apaçık görülebilmektedir. Dolayısıyla daha iyi bir gelecek ve toplum için, iş ahlâkını ve sosyal sorumluluğu içeriden geliştirecek yeni bir iş paradigması gereklidir. Bu tür bir paradigmanın, daha ahlâkî olması, insan unsuruna daha çok dikkat göstermesi, uzun vadede daha sosyal bilince sahip, daha maneviyat merkezli olması arzumuzdur.
Bu sayımızda, geçtiğimiz aylarda Durham Üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz, akademik camiada ve medyada büyük yankı uyandıran, Uluslararası İş Ahlâkı ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Sempozyumu: İdealler ve Gerçekler’ başlıklı çalışmamız da yer alıyor. Bu nedenle İGİAD 27. Bülteni, bizler için ayrı bir öneme sahip.
İktisâdi hayatın bütün unsurlarına güzel ahlâkın hâkim olmasını ve ahlâkî değerlerin iş dünyasında egemen kılınmasını amaçlayan bizler, böyle bir organizasyona öncülük yapmanın haklı gururunu yaşarken, iş ahlâkı’nın toplumumuzda ve dünyada sağlam temellere oturması için, bu konu üzerine yapılan akademik çalışmalara destek vermeyi de kendimize bir misyon olarak görüyoruz.
Değişen ekonomik ve finansal yapı, büyümeye paralel olarak oldukça ciddi yapısal ve kroniksorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu sebeple hem küresel bağlamda hem de çeşitli ülke çerçevelerinde, bölgesel olarak devam edegelen ekonomik ve finansal krizler ile karşılaşmaktayız.
Finansal krizler ortaya çıktığında birçok çevre, kapitalizmin egoist üretim ve tüketim ilişkilerininve etik olmayan çalışma mekanizmasının bu sonucu doğurduğunu ileri sürmüşler ve bu bağlamda ahlâkî bir finansal düzene de çağrı yapmışlardır.
Her bir şirket ahlâkî bir ortam ve sonuçlar bağlamında, ana iştigal konusuyla ilgili faaliyetgösterirken, çalıştığı ortamın ve çevrenin bir parçası olarak toplumsal faydaya, kendi ekonomik ve hukukî zorunluluklarının dışında bir katkıda bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda, sadece kârın maksimizasyonu değil, ekonomik beklentiler ile sosyal sorumluluk arasındabir optimizasyon olması, toplumsal barış ve ahlâkî bir iş için kaçınılmazdır. Bu ise, kendisini
ekonomik ve hukuksal anlamda yapması gerekenler ile sınırlamadan, pro-aktif bir anlayış ile toplumun bir parçası olup, toplumun hakkını topluma iade etmeyi amaçlayan bir iş ahlâkını gerektirir.
İş ahlâkı sözünün devamlı tekrar edilmesine karşın, buna ne kadar referans verilse de, dünyanın çoğu yerinde iş performansı bir o kadar kötüye gitmektedir. Bu, ortaya çıkan kurumsal başarısızlıklarda, çevre kirliliği, yolsuzluklar vb. skandallarda apaçık görülebilmektedir. Dolayısıyla daha iyi bir gelecek ve toplum için, iş ahlâkını ve sosyal sorumluluğu içeriden geliştirecek yeni bir iş paradigması gereklidir. Bu tür bir paradigmanın, daha ahlâkî olması, insan unsuruna daha çok dikkat göstermesi, uzun vadede daha sosyal bilince sahip, daha maneviyat merkezli olması arzumuzdur.
Bu sayımızda, geçtiğimiz aylarda Durham Üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz, akademik camiada ve medyada büyük yankı uyandıran, Uluslararası İş Ahlâkı ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Sempozyumu: İdealler ve Gerçekler’ başlıklı çalışmamız da yer alıyor. Bu nedenle İGİAD 27. Bülteni, bizler için ayrı bir öneme sahip.
İktisâdi hayatın bütün unsurlarına güzel ahlâkın hâkim olmasını ve ahlâkî değerlerin iş dünyasında egemen kılınmasını amaçlayan bizler, böyle bir organizasyona öncülük yapmanın haklı gururunu yaşarken, iş ahlâkı’nın toplumumuzda ve dünyada sağlam temellere oturması için, bu konu üzerine yapılan akademik çalışmalara destek vermeyi de kendimize bir misyon olarak görüyoruz.