[:tr] İKTİSADİ SİSTEMDE EMEĞE HAK ETTİĞİ DEĞER VERİLMELİDİR[:]

06 Nisan 2015
[:tr]

İslam İktisadında Emek konulu III. İslam İktisadı Atölyesi’nde emeğin hak ettiği değeri göreceği bir iktisadi sistemin daha adil ve müreffeh bir toplumu oluşturacağına vurgu yapıldı.

İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği, İlmi Etüdler Derneği (İLEM), Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından düzenlenen 3. İslam İktisadı Atölyesi İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin ev sahipliğinde İstanbul Ticaret Odası’nın sponsorluğunda 4-5 Nisan 2015 tarihinde gerçekleştirildi.

Atölye kapsamında gerçekleştirilen altı oturumda İslam İktisadında Emek konusu değişik boyutlarıyla ele alındı. Bu alanda araştırma yapan ilim adamlarının sunduğu bildiriler ve bunların müzakereleri konunun değişik boyutlarına ışık tuttu. Atölyede daha adil, müreffeh ve paylaşımcı bir dünya için emeğin İslam iktisadının perspektifinden yeniden ele alınması gerektiğine vurgu yapıldı. Bu iki gün süresince dünyanın değişik yerlerinden ve Türkiye’den gelerek atölyede yapılan tartışmalara katkı sağlayan uzmanların sunduğu bildiriler ışığında aşağıdaki noktaların kamuoyu ile paylaşılmasına karar verdi:

  • 1980 sonrası küresel iktisadi sistemde yaşanan değişimler, iktisat ilminin daha çok bankacılık ve finans üzerinden ele alınmasına sebep olmuş, insanların ve toplumların sosyo-ekonomik sıkıntılarının nedenleri yeterince irdelenmemiştir. Aynı şekilde İslam iktisadı çerçevesinde yapılan çalışmalar da bu tarihten itibaren finans üzerine yoğunlaşarak, bir ekonomik sistem arayışlarını ikinci plana itmiştir. İslam iktisadının temel kavramlarının tartışılması, araştırmaların yapılması bu konuda ciddi problemler ile karşılaşan insanlık için önemli çözüm önerileri ortaya koyacaktır.
  • Günümüzde hâkim ekonomik yapıda İslam ekonomisi ve finansı artık kabul edilmektedir. Bununla birlikte İslam iktisadı ancak tamamlayıcı ve marjinal bir realite olarak görülmektedir. Bunu aşmak üzere İslam iktisadına dayalı teori ve uygulamaların tüm ekonomiyi kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir.
  • İslam iktisadı ve hukukunun emek ile ilgili ortaya koydukları prensipler göz önüne alındığında normatif düzeyde bir sorun olmadığı görülecektir. Ancak günümüzde İslam ülkelerinde görülen bazı sorunlar, bu ilkelerin uygulamaya aktarılamadığını göstermektedir. Bu nedenle günümüzde İslam iktisadı alanında yapılacak çalışmaların yalnızca teorik içerikli olmaması aynı zamanda sorun odaklı ve karşılaşılan meseleleri çözüme yönelik olması da önem arz etmektedir.
  • İslam iktisadı üzerine daha fazla araştırma, geliştirme ve uygulamalar gerçekleştirilmelidir. Bu çalışmalar günün sorunlarına duyarlı bir biçimde Müslüman toplumların kendi düşünce birikimlerinden beslendiği takdirde ciddi çözümler üretebilecektir. Ancak bu beslenme ciddi bir yeniden yorumlamayı bünyesinde taşımalıdır.
  • Günümüzde hâkim olan iktisadi politikalar gittikçe bedensel emeği değersizleştirmekte ve marjinalleştirmektedir. Emek meselesini hak ettiği şekilde ele almak için bu politikalara sorgulayıcı bir biçimde yaklaşmak gerekmektedir.
  • Bugün emek meselesi Müslüman toplumlarda da kalkınma, ekonomik büyüme, küresel rekabet, serbest piyasa gibi söylemlerin altında kalmakta, toplumun büyük bir kesimini ciddi anlamda etkileyen “emeğin değersizleştirilmesi” ve “emek sömürüsü” süreçleri, gerektiği şekilde tartışılmamaktadır.
  • Emek konusu incelendiğinde, İslam iktisat düşüncesinin teorik düzeyde çalışma ve emeğe atfettiği değer, hâkim iktisadi sistemin yarattığı pratik koşulların sınırlandırmasından kurtulamamakta ve böylece İslam iktisadı ve emek arasındaki ilişki temelden ve açık bir şekilde konuşulamamaktadır.
  • İslam’a göre insan basit bir meta değil, insan olma onuruna sahip bir varlıktır. Dolayısıyla insan emeğinin iktisadi sistem içerisinde tabi olduğu süreçler ve emeğe verilen değer, insan onuruna yakışır olmalıdır. Bu bakış açısına göre insanı salt emeğe indirgeyen yaklaşımlar İslam’ın temel değerleri ile bağdaşmaz. İnsanın her türlü emek verme süreci, adalete uygun ve insan onurunu zedelemeyecek bir biçimde inşa edilmelidir.
  • Modern anlayış ve pratikte, çalışma ve emeğin değeri sonuç, yani kazanç açısından ve sosyoekonomik sisteme katkı çerçevesinde değerlendirilmektedir. Hâlbuki çalışma ve emek, haddizatında değerli ve insanın varlığını sürdürmesi açısından oldukça kıymetlidir. Bu kıymetin İslami ilkeler ışığında gündemdeki yerini alması ve takdir edilmesi gerekmektedir.
  • İslami anlayışa göre işçilerin sosyal refahı, yasal hakları ve üretim sürecindeki rolleri oldukça önemlidir ve güvence altına alınmalıdır. Fakat uygulamada bu konuda oldukça ciddi eksiklerin olduğu bir vakıadır. Bugün dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Müslüman toplumlarda da işçiler emeklerinin karşılığını alamamakta, yasal haklardan yoksun kalmakta, üretim sürecinde bir meta haline getirilmekte ve sosyal refahtan payını alamamaktadır. Emeğin iktisadi büyümeden yeterli payı alması ekonominin toplumsal refah sağlaması için gereklidir.
  • Emek, sadece emekçilerin değil, aynı zamanda tüm toplumsal kesimlerin bir meselesi olarak addedilmelidir. İslam açısından konuya bakıldığında, emeğin hakkının verilmesi ve suistimalinin önlenmesi konusunda işverenlere de sorumluluk ve yükümlülükler düşmektedir. Ancak bu süreçte en büyük sorumluluk devletlere düşmektedir. Kamu otoriteleri emeğin karşılığının hakkaniyetli olmasından, bu karşılığın zamanında verilmesine, işçinin hukuki güvencelerinin sağlanmasından iş güvenliği tedbirlerine kadar geniş bir yelpazede gerekli politikaları ve uygulamaları geliştirmelidir. Bu hususta İslam ülkeleri önce mevcut uluslararası standartları yakalamalı, ardından da bu standartların yükseltilmesine katkı yapmalıdır.
  • Özellikle ücret politikalarında yeni standartların oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Asgari ücret uygulaması, çalışanlara temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret düzeyini sağlamakta birçok ülkede yetersiz kalmaktadır.
  • Bu yetersizliği aşmak üzere İGİAD tarafından geliştirilen İnsani Ücret yaklaşımı ve uygulamasının yaygınlaştırılması ve kamusal olarak desteklenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede ücreti, işverenin bahşettiği bir şey olarak değil; emek sarfedenin hakkı olarak gören bir yaklaşımla aynı zamanda salt iktisadi bir tutumun ötesinde ahlaki bir duruş sergilenmiş olacaktır.
  • Emek ve tüketim söz konusu olduğunda sadece işçi-işveren ilişkileri değil, aynı zamanda tüketici sorumluluğu da gündeme gelmektedir. Bilhassa günümüzde hâkim olan rekabet ortamında maliyetleri olabildiğince düşürmeye çalışan işverenlerin emek konusundaki hassasiyeti kadar toplumun tüketim alışkanlıklarının ve sorumluluğunun da bu noktada hayati önemi haiz olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çerçevede emek sömürüsüne karşı adil ticaret ve üretim sertifikasyonu sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir.
  • Serbest piyasa ekonomisinde sermayeye serbestlik verilirken emeğe aynı serbestlik verilmemektedir. Sermaye küreselleşirken, emek sermayenin ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde ulusal sınırlarda tutulmaktadır. İslam’a göre emeğin hareketliliği bütün insanlık için serbesttir, belirli bir coğrafya ile kısıtlanamaz. Emeğin serbest dolaşımı küresel ölçekte yaşanan işsizlik, yoksulluk ve az-gelişmişlik problemlerine çözüm sunma potansiyeline sahiptir.
  • Günümüzde bazı Müslüman toplumlarda göçmen işçilere yapılan muameleler, İslam’ın temel iktisadi ve ahlaki ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Bazı devletlerin uyguladığı kefalet gibi sistemler işçileri borca mahkûm etmekte, zorla çalışmalarına, insan kaçakçılığına ve serbest dolaşımlarının kısıtlanmasına yol açmaktadır. Bu çerçevede başta İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere çeşitli uluslararası, hükümetlerarası kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin konu ile ilgili gerekli izleme mekanizmalarını kurmaları ve acil çözümler üretmek üzere baskı uygulamaları gerekmektedir.
  • Emek ile ilgili karşılaşılan sorunlardan biri de çalışanların vasıfları ile ilgilidir. Emek sömürüsünün daha çok nitelikli olmayan iş gücü ile ilgili olduğu görülmektedir. Bu sorunun çözüme kavuşturulması için küresel düzeyde insani gelişmişliği artırıcı tedbirler alınmalıdır. Bu nedenle günümüzde yapılacak araştırmalarda bu konunun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
  • İslam ülkelerinde emek ile ilgili meseleler İslam’ın ümmet ve İslam kardeşliği kavramları çerçevesinde değerlendirildiğinde günümüzde karşılaşılan olumsuz uygulamaların tarihsel ve kültürel kökenler ile uyuşmadığı görülecektir. Bu nedenle günümüzde emek ile ilgili uygulamalarda kardeşlik bilincinin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin hâkim hale getirilmesi gerekmektedir.

III.İslam İktisadı Atölyesi, uluslararası kuruluşların, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin İslam iktisadını her düzeyde geliştirme ve uygulamada daha fazla rol alması ve katkı yapması çağrısı ile son buldu.

[:]