- YAYINLAR
- İgiad Bülten’in 26. sayısı çıktı.
İgiad Bülten’in 26. sayısı çıktı.
Hayatı bir bütün olarak algılamak ve bereketi hayatın her alanında aramak
Yayın Kurulu bünyesinde uzun bir zamandır kâr ve bereket üzerine bir dosya hazırlamak istiyorduk. Ne var ki, çeşitli zamanlarda Yayın Kurulu toplantılarında masaya yatırdığımız bu meseleyi tam olarak ve nasıl bir şekilde sunmak gerektiği üzerinde mutabık kalamıyorduk. Ta ki 2011 yılının bir Ramazan iftarına kadar...
Eğitim ve Araştırma Komisyonunda, İGİAD’ın düzenleyeceği iftar programına konuşmacı olarak İstanbul Üniversitesi Tefsir Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Düzenli’yi düşündük. Bizleri böyle bir düşünceye sevk eden şey aslında geçtiğimiz yıl Bahar zamanlarında kendisini ziyaret etmememiz ve aklımızı kurcalayan kâr ve bereket konusunu kendisine danışmamız oldu.
Fakültede gerçekleştirdiğimiz görüşmemizde Düzenli, tam olarak meseleyi görmek istediğimiz zeminde ele aldı ve bize izahatta bulundu. Bu durum bizi çok memnun etti. Kendisini İGİAD’ın düzenleyeceği iftar programında konuşmacı olarak görmek istediğimizi beyan ettik. Düzenli bizi kırmadı ve programda kâr ve bereket üzerine konuşma yaptı. İş dünyasından, bürokrasiden, üniversitelerden, sivil toplum dünyasından birçok katılımcı konuyu merakla ve büyük bir ilgiyle dinlediler.
Profesör Yaşar Düzenli’nin bu konuşması ardından kâr ve bereket konusunu tekrar gündeme getirmek istedik. Ve elinizde tuttuğunuz İGİAD Bülten’in 26. sayısını hazırladık. Düzenli’nin İGİAD’ın programında yapmış olduğu konuşmayı deşifre ettik ve Düzenli’nin ilaveleriyle dosya dâhilinde yayınladık: Kâr ve Bereketi Doğru Anlamak Bizlere ufuk açıcı bir yol benimsettiği için Prof. Dr. Yaşar Düzenli’ye müteşekkiriz.
Hayatın her evresinde insan gündelik hayatın yorucu koşturmacası ardından geriye yaslanıyor ve günlük, yıllık veya başka bölümler itibariyle yaptığı fiillerle ilgili olarak bir sorgulamadan geçiriyor. Hiç şüphe yok ki insan yaptığı anlamlı işlerde soyut veya somut olarak bir verim arzu ediyor. Kendisine yansıyan maddi veya manevi bir görüntü elde etmek istiyor. Bu görüntü ticarette kimilerince kâr olarak görünüyor, kimileri tarafından ise bereket olarak... Aslında aralarındaki fark Prof. Dr. Cemal Ağırman’ın da belirttiği üzere gayet açık: Bir malı satarken alış fiyatına veya maliyeti üzerine eklenen fazlalık kâr, görünmeyen manevî artış da berekettir. Bu durumda kâr, yapılan alış-verişin maddî/görünen kazancını, bereket ise manevî/görünmeyen kazancını ifade eder.
Peki, ticarette durum böyleyken insan hayatında durum nasıl? Hayatını bereketlendirmek gayesinde olan bir insan hayatını nasıl bereketli bir hale getirebilir? Zamanını nasıl bereketli kılabilir? Kâr ve bereket ticarete indeksli bir görünüm sergiler gibi, ancak bizim burada dikkat çekmeye çalıştığımız durum, hayatın bir bütün olarak algılanması gerektiği ile ilgilidir. Yalnızca ticarette bereket aramak değil, hayatın bütün alanında bereket aramak gerektiğini işaret ediyoruz.
Elbette bereketin ahlakla ilişkisini unutmamak gerek. Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır’ın belirttiği şekilde eğer ahlak varlıkların görüntüsüyse ve içi-dışı bir olan insana ahlaklı insan deniyorsa, o zaman bereket insanın içinden gelen ve yaptığı eylemlerle şekillenmektedir.
Yayın Kurulu bünyesinde uzun bir zamandır kâr ve bereket üzerine bir dosya hazırlamak istiyorduk. Ne var ki, çeşitli zamanlarda Yayın Kurulu toplantılarında masaya yatırdığımız bu meseleyi tam olarak ve nasıl bir şekilde sunmak gerektiği üzerinde mutabık kalamıyorduk. Ta ki 2011 yılının bir Ramazan iftarına kadar...
Eğitim ve Araştırma Komisyonunda, İGİAD’ın düzenleyeceği iftar programına konuşmacı olarak İstanbul Üniversitesi Tefsir Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Düzenli’yi düşündük. Bizleri böyle bir düşünceye sevk eden şey aslında geçtiğimiz yıl Bahar zamanlarında kendisini ziyaret etmememiz ve aklımızı kurcalayan kâr ve bereket konusunu kendisine danışmamız oldu.
Fakültede gerçekleştirdiğimiz görüşmemizde Düzenli, tam olarak meseleyi görmek istediğimiz zeminde ele aldı ve bize izahatta bulundu. Bu durum bizi çok memnun etti. Kendisini İGİAD’ın düzenleyeceği iftar programında konuşmacı olarak görmek istediğimizi beyan ettik. Düzenli bizi kırmadı ve programda kâr ve bereket üzerine konuşma yaptı. İş dünyasından, bürokrasiden, üniversitelerden, sivil toplum dünyasından birçok katılımcı konuyu merakla ve büyük bir ilgiyle dinlediler.
Profesör Yaşar Düzenli’nin bu konuşması ardından kâr ve bereket konusunu tekrar gündeme getirmek istedik. Ve elinizde tuttuğunuz İGİAD Bülten’in 26. sayısını hazırladık. Düzenli’nin İGİAD’ın programında yapmış olduğu konuşmayı deşifre ettik ve Düzenli’nin ilaveleriyle dosya dâhilinde yayınladık: Kâr ve Bereketi Doğru Anlamak Bizlere ufuk açıcı bir yol benimsettiği için Prof. Dr. Yaşar Düzenli’ye müteşekkiriz.
Hayatın her evresinde insan gündelik hayatın yorucu koşturmacası ardından geriye yaslanıyor ve günlük, yıllık veya başka bölümler itibariyle yaptığı fiillerle ilgili olarak bir sorgulamadan geçiriyor. Hiç şüphe yok ki insan yaptığı anlamlı işlerde soyut veya somut olarak bir verim arzu ediyor. Kendisine yansıyan maddi veya manevi bir görüntü elde etmek istiyor. Bu görüntü ticarette kimilerince kâr olarak görünüyor, kimileri tarafından ise bereket olarak... Aslında aralarındaki fark Prof. Dr. Cemal Ağırman’ın da belirttiği üzere gayet açık: Bir malı satarken alış fiyatına veya maliyeti üzerine eklenen fazlalık kâr, görünmeyen manevî artış da berekettir. Bu durumda kâr, yapılan alış-verişin maddî/görünen kazancını, bereket ise manevî/görünmeyen kazancını ifade eder.
Peki, ticarette durum böyleyken insan hayatında durum nasıl? Hayatını bereketlendirmek gayesinde olan bir insan hayatını nasıl bereketli bir hale getirebilir? Zamanını nasıl bereketli kılabilir? Kâr ve bereket ticarete indeksli bir görünüm sergiler gibi, ancak bizim burada dikkat çekmeye çalıştığımız durum, hayatın bir bütün olarak algılanması gerektiği ile ilgilidir. Yalnızca ticarette bereket aramak değil, hayatın bütün alanında bereket aramak gerektiğini işaret ediyoruz.
Elbette bereketin ahlakla ilişkisini unutmamak gerek. Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır’ın belirttiği şekilde eğer ahlak varlıkların görüntüsüyse ve içi-dışı bir olan insana ahlaklı insan deniyorsa, o zaman bereket insanın içinden gelen ve yaptığı eylemlerle şekillenmektedir.