- YAYINLAR
- İGİAD Bülten’in 24. Sayısı Çıktı
İGİAD Bülten’in 24. Sayısı Çıktı
İGİAD - İTO işbirliğinde Türkiye’de iş ortaklıkları araştırması yapıldı. Araştırma iki yıldan bu yana İGİAD Eğitim ve Araştırma Komisyonu tarafından çeşitli düzlemlerde ele alınıyor ve ortaklıklar üzerinde fikirler pişiriliyordu. Aslında İGİAD kurulduğundan bu yana iş ortaklıkları konusunu hep gündeminde tuttu. 2004 yılında bununla alakalı küçük bir cep kitapçığı da neşretti. Çeşitli seminerler, konferanslar, müzakere toplantıları düzenledi. Üyelerini ve kamuoyunu bu noktada bilgilendirme gayretinde bulundu. Ancak daha kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç duyuluyordu. Nihayet son bir yılda çalışmalar hız kazandı ve araştırma tamamlandı. Ülkemizde iş ortaklıklarının yapısını sorgulayan, yeni ortaklıklara hareket noktası teşkil edecek önemli bir eser vücuda getirildi.
Ortaya çıkarılan bu eserin aynı zamanda ülkemizde bir ilk olma özelliği göstermesi ve içeriği bakımından ortaya koyduğu veriler iktisadi ve sosyal yönden büyük önem arz etmektedir. Çünkü ortaklık hayatın her alanında var. Sadece ticari anlamda değil, toplumsal bir tarafı da var bu konunun. Birlikte yaşama kültürünü derinden etkileyen bir konu, belki de onun bir sonucu. Bu yönüyle bakıldığında ortaklıkların bir toplum için ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yaklaşık yüz yıl geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki, başarılı ortaklık sayısı çok azdır. Hatta yüz yılı devirmiş ortaklıklar bulamazsınız bile. Birkaç tane var. Onlar da küçük işletmeler olarak kalmışlar. Ne yazık ki uzun yıllar faaliyet gösteren büyük ortaklıklar yok denecek kadar az. Burada bahsettiğimiz ve dikkat çekmeye çalıştığımız şey aslında nicelik değil nitelik sorunudur. İyi bir ortaklık yapmak için nelere ihtiyaç duyulmaktadır, eğer bu toplumsal bir sorun ise bireylere düşen görevler nelerdir, bunlar üzeride durmak gerekmektedir. Görünen o ki yanlış giden bir şeyler var. Bir nebze olsun bunların doğruya çevrilmesi için uğraşıyoruz.
Ülkemizde iş ortaklıkları genellikle sosyal ilişkiler çerçevesinde güvene dayalı olarak oluşturuluyor ve yürütülüyor. Bu yüzden de paydaşlar müesseseyi şirket olarak değil, bir tür ilişki biçimi olarak görüyorlar. Bu durum kurumsallaşamayan ve yok olan şirketleri beraberinde getiriyor. Bu noktada iş ortaklıkları konusunda farklı bir bakış açısı sunuyor bize. Genellikle konunun sosyal arka planı bizim ilgimizi çekiyordu ancak gördük ki psikolojik arka plan da çok önemli konu olarak dikkat çekiyor. İleride çalışmalarımızı bu noktada yoğunlaştıracağız. Bir kapı aralasın diye, dergimizin bu sayısında Salim Atay’ın Ortağınız paylaşmaya hazır mı? başlıklı yazısına yer verdik. Atay’ın yazısına göre narsist kişilerin ortak bir iş yapmasının mümkün olamayacağını anlıyoruz. Toplum dâhilinde narsist kişiliklerin bir hayli fazla olduğunu düşünürsek ve çoğu insanın bunu normal bir kişilik özelliği olarak kabul ettiğini varsayarsak, Atay’ın dikkat çekmeye çalıştığı alan üzerinde fazlasıyla düşünmemiz gerekir.
Türkiye’de iş ortaklıkları kitabı İGİAD - İTO iş birliğinde yayımlanıyor. Ülkemizin iktisadi ve toplumsal birikimine katkı sağlayacak olmasının yanında ümit ediyoruz ki, tüm bu çalışmalar yeni ortaklıklara rehber, eski ortaklıklara ise merhem olur ve küçük birikimlerin kar getiren çok ortaklı müesseselere dönüşmesi noktasında itici bir güç doğurur.
Dergide davranış bilim bilimleri uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı’nın aile işletmeleri üzerine bir yazısı bulunuyor. Fındıkçı, Aile işletmeleri kavramından ne anlıyoruz? başlıklı yazısında aslında bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği konusuna dikkat çekiyor. Necmettin Kızılkaya Ortak kazanç ve sorumluluk üzerine birliktelik: İslam hukukunda şirketler başlıklı yazısında İslam şirketler hukukunun çok boyutlu bir işlevle donatıldığını dile getiriyor. Hem tarım toplumunda hem de sanayi toplumunda kendisine başvurulabilecek birçok yönlü bir özelliği olduğunu işaret ediyor. Bunun yanı sıra, bu sayımızda iki röportajımız bulunuyor. Bunlardan birincisi İGİAD Başkanı
Ortaya çıkarılan bu eserin aynı zamanda ülkemizde bir ilk olma özelliği göstermesi ve içeriği bakımından ortaya koyduğu veriler iktisadi ve sosyal yönden büyük önem arz etmektedir. Çünkü ortaklık hayatın her alanında var. Sadece ticari anlamda değil, toplumsal bir tarafı da var bu konunun. Birlikte yaşama kültürünü derinden etkileyen bir konu, belki de onun bir sonucu. Bu yönüyle bakıldığında ortaklıkların bir toplum için ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yaklaşık yüz yıl geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki, başarılı ortaklık sayısı çok azdır. Hatta yüz yılı devirmiş ortaklıklar bulamazsınız bile. Birkaç tane var. Onlar da küçük işletmeler olarak kalmışlar. Ne yazık ki uzun yıllar faaliyet gösteren büyük ortaklıklar yok denecek kadar az. Burada bahsettiğimiz ve dikkat çekmeye çalıştığımız şey aslında nicelik değil nitelik sorunudur. İyi bir ortaklık yapmak için nelere ihtiyaç duyulmaktadır, eğer bu toplumsal bir sorun ise bireylere düşen görevler nelerdir, bunlar üzeride durmak gerekmektedir. Görünen o ki yanlış giden bir şeyler var. Bir nebze olsun bunların doğruya çevrilmesi için uğraşıyoruz.
Ülkemizde iş ortaklıkları genellikle sosyal ilişkiler çerçevesinde güvene dayalı olarak oluşturuluyor ve yürütülüyor. Bu yüzden de paydaşlar müesseseyi şirket olarak değil, bir tür ilişki biçimi olarak görüyorlar. Bu durum kurumsallaşamayan ve yok olan şirketleri beraberinde getiriyor. Bu noktada iş ortaklıkları konusunda farklı bir bakış açısı sunuyor bize. Genellikle konunun sosyal arka planı bizim ilgimizi çekiyordu ancak gördük ki psikolojik arka plan da çok önemli konu olarak dikkat çekiyor. İleride çalışmalarımızı bu noktada yoğunlaştıracağız. Bir kapı aralasın diye, dergimizin bu sayısında Salim Atay’ın Ortağınız paylaşmaya hazır mı? başlıklı yazısına yer verdik. Atay’ın yazısına göre narsist kişilerin ortak bir iş yapmasının mümkün olamayacağını anlıyoruz. Toplum dâhilinde narsist kişiliklerin bir hayli fazla olduğunu düşünürsek ve çoğu insanın bunu normal bir kişilik özelliği olarak kabul ettiğini varsayarsak, Atay’ın dikkat çekmeye çalıştığı alan üzerinde fazlasıyla düşünmemiz gerekir.
Türkiye’de iş ortaklıkları kitabı İGİAD - İTO iş birliğinde yayımlanıyor. Ülkemizin iktisadi ve toplumsal birikimine katkı sağlayacak olmasının yanında ümit ediyoruz ki, tüm bu çalışmalar yeni ortaklıklara rehber, eski ortaklıklara ise merhem olur ve küçük birikimlerin kar getiren çok ortaklı müesseselere dönüşmesi noktasında itici bir güç doğurur.
Dergide davranış bilim bilimleri uzmanı Dr. İlhami Fındıkçı’nın aile işletmeleri üzerine bir yazısı bulunuyor. Fındıkçı, Aile işletmeleri kavramından ne anlıyoruz? başlıklı yazısında aslında bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği konusuna dikkat çekiyor. Necmettin Kızılkaya Ortak kazanç ve sorumluluk üzerine birliktelik: İslam hukukunda şirketler başlıklı yazısında İslam şirketler hukukunun çok boyutlu bir işlevle donatıldığını dile getiriyor. Hem tarım toplumunda hem de sanayi toplumunda kendisine başvurulabilecek birçok yönlü bir özelliği olduğunu işaret ediyor. Bunun yanı sıra, bu sayımızda iki röportajımız bulunuyor. Bunlardan birincisi İGİAD Başkanı