- YAYINLAR
- Hileli Gıda ve Helal Sertifikasyonu
Hileli Gıda ve Helal Sertifikasyonu
Seferberlik çağrısı
Çinlilerin, birine beddua edeceği zaman, “İlginç zamanlarda yaşayasın” dediği rivayet edilir. Dünya olarak bir Çinlinin bedduasına mı uğradık bilinmez, ama ilginç zamanlarda yaşadığımız ayan beyan ortada. Görünmez bir düşmanla savaşıyoruz ve düşmanın her yeri ve herkesi ele geçirmiş olabileceği endişesi, bir paranoya gibi korku dağları oluşturdu.
Görünmez düşmanın varlığı yetmezmiş gibi her geçen gün büyüyen başka bir tehditle de karşı karşıyayız. İnsan hayatını ve sağlığını tehdit eden sadece Covid-19 salgını değil, en az bunun kadar önemli ve hayati bir tehdit de gıdanın deforme edilmesi, fıtratının bozulması, sentetik katkılarla doğallığından uzaklaştırılmasıdır. Kitlesel üretim, kâr hırsı ve egemenlik arzusu nedeniyle gıdayla olduğu gibi insan fıtratıyla da oynanmaktadır. İlahi iradeye ve doğaya karşı açılan bu savaş, tarih boyunca görülen tanrılık iddiasının farklı bir düzlemde yeniden ortaya çıkmasından başka bir şey değildir.
Gıdanın insan sağlığı ve dolayısıyla hayatındaki önemi nedeniyle bu sayımızda “Hileli Gıda ve Helal Sertifikasyonu” konusunu ele aldık. Bir yönüyle her gün tükettiğimiz gıdaların sağlıklı olup olmadığını irdeledik, diğer yönüyle de helallik standartlarına uyulup uyulmadığını ve bunun nasıl tespit edilebileceğini, yani ürünlerin helal sertifikalandırılmasını değerlendirdik.
Gıda konusunda Türkiye’nin en önemli uzmanlarından biri olan Kemal Özer’le GDO’yu, yani genetiği değiştirilmiş organizmaları, gıda katkı maddelerini, tohumları, aşıları, hastalıkları konuştuk ve bu konuların her biriyle ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Elbette gıda, sadece bir sağlık konusu değildir ve onun aynı zamanda politik bir yönü de bulunmaktadır. Konuya bu yönüyle de bir açıklık getirmesi, meselenin kapsamlı bir biçimde anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Helal gıda sertifikasyonunun ne olduğunu, ne tür bir fonksiyon sergilediğini ve bunun tüketici için ne anlama geldiğini ele alan Dr. Yakup Güzel’in makalesi, konuyla ilgili temel bir bilgi ve bakış açısı sunması açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte helal gıda sertifikasyonunun Türkiye’de gündeme gelmesinden itibaren yaşanan gelişmeler, konuya gösterilen ilgi, olumlu ve olumsuz tepkiler, sertifikalandırmanın piyasaya etkisi gibi boyutlarını ise Doç. Dr. Özlem Tüzüner ele alarak ayrıntılı bir tarihçe ortaya koymuş oldu.
Covid-19 süreci hayatın bütününü etkilediği gibi dernek faaliyetlerimiz de bundan payına düşeni aldı. Çalışmalarımız olduğu gibi sürüyor ancak yüz yüze iletişim aracılığıyla değil, dijital ortam üzerinden. Hatta dijital ortam aracılığıyla yapılan faaliyetlerin önceki dönemden çok daha fazla olduğu söylenebilir. Bu çalışmalarımıza, ilgili sayfalarda ulaşabilirsiniz.
Buradan bir daha ifade etmek isterim ki bu düşman, görünmez olduğu kadar da sinsi ve tehlikelidir. Düşmanı küçümsediğimiz, önemsemediğimiz ve ihmal ettiğimiz sürece can kaybına uğramaya devam edeceğiz. Düşmanı alt edebilmek, savaşı kazanabilmek için seferberlik ilan etmekten ve topyekûn bir mücadeleye girmekten başka çare yok. Herkesi duyarlı olmaya ve topyekûn mücadeleye çağırıyorum.
Ayhan KARAHAN
İGİAD Başkanı