Ders Veren Tecrübeler dizisinin beşincisi 20 Mart Salı günü İGİAD Dernek Merkezi’nde gerçekleştirildi. “Ders Veren Tecrübeler” dizisinin beşincisinin konuğu ÇAĞRI Marketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kara oldu. İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili ve İGİAD Yüksek İstişare Kurulu üyesi Doç. Dr. Nihat Alayoğlu’nun moderatörlüğünde başlayan programda ortaklık kültürü ve siyasi hayat konusunda Mustafa Kara’nın önemli tecrübeleri konuşuldu.
ÇOK ÇALIŞMA İLE DÜNYA BAŞARISI OLMAZ
Mustafa Kara, konuşmasında özellikle dünyevi başarının/nimetin Allah’ın dilediğine verdiğini belirterek konuşmalarına başladı.
Kara, “Eğer çok çalışarak dünya başarısı elde edilseydi elektrik tranşe işlerini yapanlar kazanırdı. Kazma/kürek ile yapılan kışın soğuğunda yazın sıcağında iş makinesi kullanamadan yapanlar kazanırdı. Bu sebeple çok çalışma, zekâ girişimciliği o kadar da etkilemiyor. Allah dilediğine veriyor ve bununla da imtihan ediyor.”
FARKLI KÜLTÜRDE İNSANLARI TANIMAK ÖNEMLİ
Rahmetli babamızın terekten yaptığı bakkalcılık bize miras kaldı. 79-80 yılları arasında Fikirtepe’de kardeşlerimle birlikte yürüyen bir bakkal dükkânı (Huzur Bakkaliyesi) ile serüvenimiz başladı. İlk ve orta öğretimde Kars’ta çok başarılı bir öğrenciydim. Lise eğitimi için İstanbul’a geldiğimde adaptasyon sorunu çektim ve derslerdeki başarılarım ilk yıl zayıfladı. Lise yıllarında ailem beni bakkal çıraklığı kolay diye boyacı çıraklığına verdi. İşte o zaman inşaat mühendisi olmaya karar verdim. Edebiyat bölümümde olmama rağmen Sakarya İnşaat Mühendisliğini kazandım ve hayatım orada değişmeye başladı. Üniversite yıllarında İslam potası altında birçok farklı kültürdeki/farklı gelir gurubundaki insanlarla birlikte olduk. Benim gelişimimde çok önemli yıllar olduğunu düşünüyorum.
85 yılına kadar Huzur Bakkaliyesi devam etti. 1985 yılında abimin Çağrı filminden etkilenmesi ile Çağrı Gıda kuruldu. Toptan fiyatına perakende sloganıyla yola çıktık. Eğitim hayatımdan sonra İstanbul’a geri döndüm. 2 şubemiz olmuştu ama ben mühendislik yapmak istiyordum. Ağabeylerimin 3. şubeyi açacağız “hem mühendisliğini yap hem de bakkalcılığı yap” demesiyle “Mühendis Bakkal” olmuştum.
Ailede inşaatçılık yapağım bakkalcılık yapmayacağım inadıyla Heybeli Ada’da kat karşılığı bir iş ile tanıştım. Bir yıl boyunca buradaki arsaya ruhsat almak için çok uğraşlar verdim. Belediye Başkanlığı’na geçişte bu olaylarda çok etki etti. Bu ruhsatı almak için belediyeye gittiğimde başkanın kapısı kapalı olurdu. Ben başkan olduğumda kapım her daim açık bırakıldı. İlk kat karşılığı işimi yapmıştım ve iş hayatımın gelişmesinde çok önemli noktaydı. Sonra inşaatlar yapmaya devam ettik, bir taraftan da bakkallığa devam ettik.
ORTAKLIKTA KARAR VERİCİ VE KARAR VERİCİNİN YETENEKLERİ ÖNEMLİ
Türkiye’de aile şirketleri çoğunlukta ve üçüncü nesli var mı çok tartışılıyor. Doğu ve Karadenizli ailelerin şirketlerinde çoğunlukla en büyük kardeş patron olur. Karar vericide oluyor. Bu olay hem avantaj hem de dezavantaj. Lakin karar almada yetenekli birinin karar verici olmaması durumunda genelde işte başarılı olunamıyor. Ben en ufak erkek kardeşim benim bir büyük erkek kardeşim olan Mahmut ağabeyim bu işte karar verici kişi oldu. Bakkalı en büyük kardeşimiz Mehmet ağabeyim açmasına rağmen ticarete küçüklüğünden beri çok yatkın olan Mahmut ağabeyim karar verici oldu. Aile şirketlerinde küçük büyük kardeşim patron olması bence önemli değil lakin karar verici çok önemli.
90’lı yılların başlarında Metro ve Carrefour marketlerinin Türkiye’ye girmesiyle perakendecilik sektörü başka bir yöne doğru gitmeye başladı. Artık yereller bizde büyüyelim hedefine doğru ilerlediler. 1985 ile 1998 arasında 13 yıl küçük mağazacılık yaptık lakin bizimde büyümemiz gerekiyordu ve 1998 yılında Çağrı Hipermarketlerine dönüştük.
Mahmut ağabeyimin kararlı durması, işini seviyor olması, disiplinli bir şekilde çalışıyor olması ve vefakâr, şirketi önemseyen arkadaşlarla çalışmak işlerimizi büyüttü.
28 ŞUBAT SÜRECİ BENİ SİYASETİN KUCAĞINA BIRAKTI
İslam’a bakış açımız sebebiyle hem siyasete uzak kalmışımdır. Özellikle 28 Şubat süreci ve Tayyip Beyin de Belediye Başkanı olması beni siyasete doğru yönlendirdi. Sakarya Üniversitesinden arkadaşlarımın özellikle Mehmet Koca ağabeyimin vesilesi ile siyasi hayatım başladı. Sonra parti kurulunca bizde Üsküdar’da görev aldık. Üsküdar’da parti kurucularından oldum. O dönem şirketimizin 3 şubesi vardı. Mahmut ağabeyim işimi ihmal etmemem şartıyla benim siyasetle hemhal olmama müsaade etti. Bir yandan meclis üyeliği bir yandan Çağrı’yı büyütmekle meşgul oluyordum. O sıralarda Üsküdar İlçe SKM (Seçim Koordinasyon Merkezi) başkanlığı görevini de yürütüyordum. 2009-2014 Döneminde Üsküdar Belediye Başkanlığı’nı yürütmeye gayret ettim.
Belediye başkanlığı ile hizmet sektörünün çok ilintili olduğunu düşünüyorum. Seçmen memnuniyeti ile müşteri memnuniyeti birbirine çok benziyor. Bakkal çıraklığının/ esnaflığın vermiş olduğu güç, mühendislik sürecinde edindiğim tecrübeler siyasi yaşamımda çok etkili olmuştur. 2014 yılında siyasete noktayı koydum.
ANIN VACİBİNİ YERİNE GETİRMEMİZ LAZIM
Allah’a ve topluma karşı borçlarımız/sözlerimiz var. Her insan bir davetçiyse bunun araçları vardır. İnsanlarla bir araya gelmenin, hemhal olmanın en güzel aracı sivil toplum kuruluşlarıdır. Gençlerimizi yetiştirmek siyaset ve ticaret hayatımdan daha üstün bir noktada olmuştur. Bu minvalde MAVERA Eğitim ve Sağlık Vakfı ile hedeflerimizi sürdürmeye çalışıyoruz.”
Katılımcıların soru cevapları ile devam eden program, Doç. Dr. Nihat Alayoğlu ve İGİAD Başkanı Ayhan Karahan’ın Mustafa Kara’ya hediye takdimi ile son buldu.