TBMM’de görüşülen “Kitle İmha Silahlarının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” sivil toplum kuruluşlarının ve sivil hakların geleceğiyle ilgili endişeler doğurmaktadır. Sivil toplum kuruluşları sivil alanda sosyal ve toplumsal meselelere çözüm bulmak ve toplumsal hayatı geliştirmek amacıyla çalışan tarihi ve kültürel geçmişi olan kuruluşlardır. Sivil toplum kuruluşlarının etkinliği ve toplumsal fayda üretmesi sivil alanın genişlemesi, sivil toplumun güçlenmesi ve karar alma mekanizmalarına daha fazla katılımı ile mümkündür. Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi Sivil toplum kuruluşları arasında önemli bir ağırlığa sahip derneklere yönelik bazı düzenlemeler sivil hakların ve sivil alanın kısıtlanması yolunu açacak maddeler içermektedir. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının terörizm ve kitle imha silahlarının finansmanın önlenmesi ile birlikte anılması ve düzenlenmesi sivil topluma yönelik algıyı daha da olumsuz hale getirecektir.
Düzenlemeyle 5253 sayılı Dernekler Kanunu’na eklenen 30/A maddesi bu açıdan teklifin en sorunlu maddelerinden biridir. Buna göre bir sivil toplum kuruluşu hakkında terörizmin finansmanı gibi gerekçelerle İçişleri Bakanı tarafından soruşturma açılabilecek, bu kuruluşun yetkilileri bakan tarafından görevden alınabilecek ve kayyım atanabilecektir. Mahkeme kararı bulunmaksızın yetkililerin görevden uzaklaştırılması Anayasa’ya aykırı olduğu gibi temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı nitelikler taşımaktadır. Düzenlemeyle Dernekler Kanunu’nun 19’uncu maddesinde yapılacak değişiklikle “risk değerlendirilmelerine göre” gibi muğlak bir ifadeyle derneklerin denetimlerinin arttırılması hedeflendiği anlaşılmaktadır. Risk değerlendirmesinin tanımı açık olmaktan uzak ve suiistimallere elverişli bir ifade olarak durmaktadır. Adli süreçler işletilmeden, muğlak ifadelerle yapılacak işlemlerle, dernekler ciddi manada hak ihlalleriyle karşılaşabilecek ve sivil toplumun hareket alanı daralacaktır. Yine yardım faaliyetleri alanında yapılacak değişikliklerle yoğun denetleme ve ceza uygulamaların getirilmesi hedeflenmektedir. İzne bağlı olan yardım toplama faaliyetlerinin kapsamı genişletilmekte ve yapılacak denetim ve cezai uygulamaların sınırları belirsizleşmektedir.
TBMM Genel Kurulu’na getirilecek bu düzenleme güçlü ve katılımcı sivil toplumun önünde bir engel olarak duracaktır. Teklifte yer alan 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 2860 sayılı Yardım Kanunu ile ilgili düzenlemeler geri çekilmeli ve bu konulardaki paydaşların da sürece katılımıyla yeniden ele alınmalıdır. Sivil toplum alanının daha fazla genişletilmesi ve güçlendirilmesi gerekirken, yapılacak düzenlemeyle sivil toplumun hareket alanı kısıtlanacak ve zayıflayacaktır. İGİAD olarak bu konudaki çekincelerimizi ifade ediyor ve yetkililerin sivil toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkileri değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyoruz.